Takıntı kelimesinin Obsesif Kompulsif Bozukluk için anlamı;
istenmeyen, hoş karşılanmayan, kontrol dışı düşünceler olarak belirtilmiştir. Takıntılı (obsesif) düşünceler kişilerin istemleri dışında aniden zihinlerine girer, kişiye sıkıntı yaratır. Düşünce zihne girdiği andan itibaren kişinin dikkatini ele geçirir, başka bir şey düşünemez hale getirir.
Dikkat dağıtma yöntemleri kısa süreliğine işe yarar ve rahatlama hissi verir. Ancak istemsiz düşünce en kısa sürede yeniden ve tekrar tekrar kendini hatırlatır.
Takıntılar 3 türde kendini gösterir
1. Aniden beliren resimler ve görüntüler
2. Zihinden geçen düşüncelerin kuşku içermesi (‘…yaptım mı?’, ‘Ya …ise?’ gibi)
3. Bir şeyi yapmak için duyulan şiddetli arzu, dürtü
Hemen hemen her insanın gün içinde zihninde aniden ve istemsiz düşünceler oluşabilir. Gün içinde insanlar 4000’den fazla düşünceye sahiptir. Herkeste hangi bilginin yararlı olduğuna dair işleyen bir filtre sistemi vardır.
Düşüncelerin gelişi kontrol edilemez. Ancak filtreleme yöntemi ile öncelik sırası belirlenir. Öncelik sırası tehlikeli olabilecek düşüncelerdir.
Obsesif düşünceler kişiyi tehlike de hissettiren, öncelik vermesi gerektiğine inandıran rahatsız edici düşüncelerdir. Görmezden gelmesi zordur.
Normal düşünce ile obsesif düşünceyi birbirinden ayırmak önemlidir.
Her istemsiz düşüncenin zihinde belirmesi obsesif kompulsif bozukluk (OKB) olduğu anlamına gelmemektedir. Bir kişinin OKB olduğunu söylebilmek için takıntılı (obsesif) düşüncelerin normalinden fazla olması ve bu rahatsız edici düşünceyi ortadan kaldırmak için kompulsif (kontrol edilemeyen) davranışlarda bulunma eğiliminin bulunması gerekmektedir. Bu durum bir gün içinde bir veya daha fazla saat sürüyor ise OKB düşünülebilir.
Kompulsif davranışlar rahatsız edici düşünceyi nötrleştirmek amacı ile yapılmaktadır.
Takıntılar kişiye özgüdür. Genel olarak çeşitleri;
-Şiddet veya zarar verici içerikli: Yanlışlıkla birine zarar verip vermediğine dair kuşkular, birine şiddetli zarar verme arzusu veya zarar verdiğine dair zihinsel görüntüler…
-Cinsel içerikli: kişinin iğrenç bulduğu bir cinsel eylemin zihinde belirmesi, tacizde bulunup bulunmadığına dair kuşkular, istismar içeren cinsel eylemde bulunma arzusu…
– Dinsel içerikli: Günah işlediğine dair kuşkular, Tanrıya küfür etme arzusu vs., günah olabileceğini düşündüğü eylemlerde bulunmanın zihinde canlanması…
Bunun yanı sıra yapılan çalışmalarda sıklıkla kirlenme ile ilgili endişe duyma takıntılarına rastlanmaktadır.
Rahatsız edici düşünleri yok etmek/ortadan kaldırmak veya nötrleştirmek amacı ile tekrar eden davranışların (kompulsif) yapıldığı görülmektedir.
Kompulsif davranışların genel özelliği;
Davranışı yapmak için şiddetli bir istek bulunur. Davranış tekrarlayıcı ve kasıtlı yapılmaktadır. Kişi zaman zaman kontrolü kaybetmiş gibi hissedebilir. Rahatsız eden düşünce ortadan kalkana kadar devam edebilir.
Obsesif düşüncenin ve kompulsif davranışın devam etmesinin sebebi;
Kişilerin istenmeyen düşünceleri ve bu düşüncelerini kontrol etme çabalarının kusurlu veya hatalı değerlendirmesinden kaynaklanmaktadır. Kişiler, takıntılı düşüncelerin sebep olduğu sıkıntıları, kontrol etmede başarısız girişimlerde bulunmaktadır. Burada ki başarısız girişimler nedeni ile takıntı düşünceler ve engel olunamayan davranışlar devamlılık göstermektedir.
OKB’li kişiler, rahatsız eden bu düşünceleri tehlikeli bulmakta ve bunun sebebi olarak kendini sorumlu tutmaktadır. Bu yanlış yorumlama nedeni ile düşünceye bağlı geliştirdiği takrarlayıcı davranışlarda bulunma zorunluluğunu hisseder veya kaçınma davranışı geliştirir.
Bu davranış kişiyi geçici olarak sakinleştirir ve yarattığı endişeyi kısa süreliğine dindirir. Ancak yapılan araştırmalara göre; kullanılan bu başa çıkma yönteminde istenmeyen düşüncelerin ortaya çıkma sıklığının arttığı gözlemlenmiştir.
Takıntılı düşüncelerin ısrarcılığı, kişilerde ‘korkunç bir şey olabilir’ gibi hatalı bir değerlendirme yapmasına sebep olmaktadır. Burada oluşabilecek korkunç bir durumdan kişinin kendini sorumlu tuttuğu belirlenmiştir. Gerçek anlamda tehlikeli veya olumsuz bir sonuç olasılığı ne kadar az olursa olsun OKB’li kişiler bu durumun engellenmesinde kendini sorumlu tutmaktadır. Bu sonucu engellemek amacı ile düşünceyi nötrleme eylemi yani kompulsif davranış geliştirir.
Bu Kompulsif davranış kısa süreliğine de olsa kişi de rahatlama sağlar. Kısa vadede kişiyi rahatlatmaya ve olumsuz duyguyu azaltmaya yardımcı olan bu strateji, kişilerin pekiştirdiği ve bunu tekrar edecekleri davranışlar haline gelmektedir.
Kısa süreli vadede bu durum işe yarıyor gibi algılansa da uzun vadede çözüm üretmemektedir. Hatta kişiyi düşüncelerini yanlış değerlendirmesine ve abartmasına sebep olmaktadır.
Takıntıya yanıt olarak geliştirilen bu davranışı, kişinin bir sonra ki takıntılı düşüncesine karşı tekrar kullanmasını kolaylaştırır.
Bu hatalı başa çıkma yöntemi nedeniyle kişi rahatsızlık veren düşüncenin gerçek tehditi hakkında yeterli bilgi kazanamamaktadır. Takıntılı düşüncenin gerçeklikle uyumlu olup olmadığını öğrenemez.
OKB’li kişiler takıntılı düşünceleri bastırıp zihne gelmemesi için çaba harcarlar. Ancak bu çaba istenmeyen düşünceyi daha fazla akla getirmektedir.
OKB tedavisinde, obsesif düşüncenin hatalı yorumunu dengeli ve sağlıklı değerlendirme ile değiştirmek, kompulsif davranışı veya diğer stratejileri ortadan kaldırmak, takıntı ne kadar sıkıntı yaratıcı olursa olsun kendi haline bırakabilmek amaçlanmaktadır.
Tedavi sürecinde ilk karşılaşılan sorun, problemi gizleme olduğu görülmüştür. Kişiler başkalarının tepkisinden çekindikleri için bu düşünceleri gizleme eğilimi gösterebilirler. Ancak tedavi alanında başarılı olmak için gerekli olan ilk adım bundan söz edebilmektir.
OKB tedavisinde takıntılı düşünce sıkıntı yaratsa da onu kendi haline bırakma ve daha önce kullanılan hatalı baş etme yöntemlerini kullanmama nedeniyle kişilere en başta korkutucu gelmektedir.
Uygulanan tedavi yöntemi nedeniyle kişiler OKB’sinin daha kötüye gideceğini düşünerek korkmaktadır. Ancak alıştırmalar sırasında kişi stres yaşada de bir süre sonra stres seviyesinin azaldığını hissetmektedirler. Kısa dönemde zorlanılsa bile uzun vadede kazanç sağlamaktadır.
Tedavi yönteminde kişilerin hazır olduğu stres seviyesi belirlenir. Kişinin başa çıkmayacağını düşündüğü hiçbir alıştırmanın verilmemesi veya hazır olmadığı stres seviyesine maruz bırakılmaması önemlidir.
Kişinin başa çıkma stratejilerinin hiçbirini kullanmadan takıntısını deneyimleyeceği ve stresin bir süre sonra azaldığını hissedebileceği bir yöntem olarak yüzleşme/maruz bırakma kullanılmaktadır. Bu yöntem ne kadar sık kullanılırsa duygusal tepkilerin o kadar hızlı azaldığı görülmektedir.
Rahatsız edici durumla ilgili yüzleşmelerde stres genel olarak 30 dakika içinde azalmaya başlamaktadır. Bir sonraki stres yaratıcı olan bu durum ile karşılaşma da stresin ilk karşılaşmada ki kadar şiddetli olmadığı görülmektedir.
OKB tedavi egzersizlerinde aile desteği büyük önem kazanmaktadır. OKB’si olan kişilerin aile bireylerinin gelişim hızına eleştirici olmamaları gereklidir. Ailenin desteği tedavinin önemli bir parçasıdır.
OKB’li kişilerin aile bireyleri sıklıkla yardımcı olmak isterler ancak bunu nasıl yapacaklarını bilemezler.
Aile üyelerinin OKB’li kişiye destek olması için;
Kişinin çabalarını takdir etmesi ve destekleyici yaklaşımlarda bulunması gerekmektedir.
Yardımcı olmak adına telkin cümleleri kullanmak kişiye destek sağlar.
Uzman Klinik Psikolog
Gizem Duran Tüzer